Akciğer Kanseri Nedir?
Akciğer kanseri de diğer kanserler gibi, hücre bölünmesi ve büyümesinin kontrolsüz bir şekilde artmasıyla hücrelerin bir kitleye veya tümöre dönüşmesiyle oluşur. Bu anormal büyüme çevresindeki dokuları ve organları kolaylıkla istila eder, vücudun uzak bölgelerine yayılabilir veya çıkarıldıktan sonra tekrar büyüyebilir, malignite (kötü huylu) tümör veya kanser olarak adlandırılır.
Akciğer Kanseri Kimlerde Görülür?
Kanserin gelişmesi yıllar sürebilir.
Sigara içmek akciğer kanseri gelişimine neden olan en yaygın risk faktörüdür. Sigara dumanına (veya başka bileşenlerine) maruz kalmak birçok kişinin akciğerlerinde kalıcı anormal değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler sıklıkla akciğerde kanserli bir tümörün gelişmesine yol açar.
Bununla birlikte dünyadaki tüm akciğer kanseri vakalarının %25’i hiç sigara içmemiş insanlarda teşhis edilir. Bu durumlarda ise altta yatan neden iyi anlaşılamamıştır.
Akciğer kanseri teşhisi konmuş her üç kişiden ikisi 65 yaşın üzerindedir.
En sık tanı yaşı 70’tir.
Akciğer Kanseri Ne Kadar Yaygındır?
Türkiye’de akciğer kanserinin insidans hızı erkeklerde 100,000’de 60.4, kadınlarda ise 100.000’de 9.3 olarak belirlenmiştir. Akciğer kanseri sıklığı batı bölgelerimizde diğer bölgelere göre daha yüksek olarak tespit edilmiştir.
Akciğer Kanserinin Aşamaları Nelerdir?
Kanser evrelemesi, hekimin tedavi kararlarını belirlemesine ve beklenen sonuçları tahmin ederek için hastanın kendi durumunu anlamasını sağlar. Evreleme basit bir şekilde şöyle açıklanabilir.
Lokalize: Kanser akciğerle sınırlıdır.
Bölgesel: Kanser göğüsteki lenf düğümlerine (veya bezlerine) yayılmıştır.
Uzak: Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır (veya metastaz yapmış).
Akciğer Kanseri Türleri Nelerdir?
Çoğu akciğer kanseri bronşları saran zardan (plevra) başlar. Bronşlar trakea dediğimiz soluk borumuzdan dallanan hava geçiş yollarıdır. Akciğer kanseri, bronşları saran zarın altındaki bezlerde, sıklıkla akciğerlerin dışında oluşur. Bu tümörler, her biri farklı şekillerde büyüyen ve yayılan küçük hücreli veya küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere iki ana tipten oluşur.
Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri çok daha yaygındır ve genellikle küçük hücreli akciğer kanserinden daha yavaş büyür ve yayılır.
Küçük hücreli akciğer kanseri, tüm akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturur. Bu tip akciğer kanseri hızla büyür, tanı konulurken ilerleyip vücudun diğer bölgelerine hızla yayılabilir.
Akciğer Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Akciğer kanseri belirtileri ve semptomları genellikle hastalık ilerleyince ortaya çıkar. Bununla birlikte, bazı insanlarda görülen erken belirtiler şunlardır:
· İyileşmeyen öksürük,
· Ses kısıklığı,
· Balgam veya öksürme ile atılan kanlı balgam,
· Güçsüzlük,
· Hırıltı,
· Tekrarlayan veya iyileşmeyen enfeksiyonlar,
· Öksürük veya kahkaha ile kötüleşen göğüs ağrısı.
İlerlemiş akciğer kanseri semptomları arasında öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, yorgunluk ve/veya istenmeyen kilo kaybı bulunur. Kanser başka yerlere yayılırsa ortaya çıkabilecek belirti ve semptomlar arasında kemik ağrısı, baş ağrısı, kas güçsüzlüğü ve/veya göz kapağı sarkması bulunur.
Akciğer Kanseri Nasıl Teşhis Edilir ve Yönetilir?
Genellikle, bir hastanın akciğer kanseri olabileceği şüphesi, göğüs görüntülemede anormal bir bulgu olunca veya hastalık öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, yorgunluk ve/veya kilo kaybı gibi semptomlara neden olacak kadar ilerlediğinde oluşur.
Tanı biyopsi veya şüpheli kitleden hücre veya dokuların çıkarılmasını gerektirir. Biyopsiler soluk borusundan (bronkoskopi olarak adlandırılır) bir kamerayla veya deri yoluyla akciğer tümörüne sokulan bir iğneden yapılabilir. Bu yaklaşımlar başarılı olmazsa, yeterli tanı için ameliyat gerekebilir.
Biyopsi, kanser olup olmadığını ve hangi tip akciğer kanseri olduğunu belirlemede önemlidir.
Akciğer kanseri taraması
Akciğer kanseri taraması, hastalığı erken evrede yakalayabilmek için kanser belirtisi olmayan akciğer kanseri geliştirme riski yüksek olan sağlıklı bir bireylere düşük doz göğüs BT görüntülemesi yapılmasını kapsar. Bu taramanın, yüksek kalitede yapıldığında kabul edilebilir oranda akciğer kanserinden ölen insan sayısını azalttığı bulunmuştur.
Akciğer Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Sağlık durumu, tümörün türü ve ne kadar yayıldığı da dahil olmak üzere hasta ile ilgili tüm bilgiler, en uygun tedaviyi tasarlamak üzere bir araya getirilir.
Akciğer kanserinin tedavisi zordur. Hücre tipi ve kanserin evresi sağkalım oranını belirler. Lokalize bir aşamada teşhis edilen kanserler tedavi edilebilir. Ne yazık ki çoğu insanda, hastalık göğsün dışına veya lenf düğümlerine yayıldığında teşhis edilir. Ayrıca, akciğerler çok hassas organlardır ve bazı tedavi şekillerini kolayca kaldıramayabilir. Bütün bunlar, akciğer kanserinin neden en düşük hayatta kalma oranlarından birine sahip kanser türü olduğunu açıklar. Akciğer kanseri teşhisi konanların toplam iki yıllık sağkalım oranı % 25’tir. Beş yılda hayatta kalma oranı % 15’e düşer.
Akciğer kanseri tedavisinin amaçlarını doktorunuzla görüşmek önemlidir. Kanseri kontrol etmek için bazı tedaviler kullanılabilir. Başka bazı tedaviler yaşam kalitesini artırmak veya semptomları azaltmak için kullanılır. Bu tedaviler tek başına veya kombinasyon olarak da uygulanabilir.
Kemoterapi ve Hedefe Yönelik Tedaviler;
Kemoterapi, kanser hücreleri gibi hızla büyüyen hücreleri öldürmek için tasarlanmış ilaçların kullanılmasıdır. Kemoterapi doğrudan bir damardan veya oral olarak hap şeklinde alınır.
Hedefe Yönelik İlaçlar;
Kanser hücrelerindeki veya kan damarları gibi destekleyici dokulardaki belirli zayıflıklara karşı hareket etmek üzere tasarlanmış daha yeni bir ilaç sınıfıdır.
Kemoterapi hem normal hücreleri hem de kanser hücrelerini etkiler. Doktorlarınız kanseri uygun şekilde tedavi ederken yan etkileri mümkün olduğunca önlemeye çalışacaktır. Yan etkiler büyük ölçüde spesifik ilaç türüne ve verilen miktara bağlıdır. Kişiden kişiye değişebilir ve geçici olabilirler. Kemoterapinin yaygın yan etkileri mide bulantısı ve kusma, yorgunluk, saç dökülmesi, ağız yaralarını içerir. Doktorunuz, herhangi bir yan etkiyi kontrol edebilir hale getirecek ve tedavi sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek belirtileri iyileştirmeye yardımcı olacak yollar önerebilir.
Radyasyon Tedavisi
Radyasyon tedavisi, kanser hücrelerini öldüren yüksek enerjili bir X-ışını formudur. Birincil tedavi olarak veya kemoterapi ile birlikte (ameliyatlı veya ameliyatsız) kullanılabilir. Ağrı, solunum yollarının tıkanması, nefes darlığı veya öksürükten kurtulma sağlayarak ileri kanser hastalarında sıklıkla önemli bir rol oynayabilir.
Radyasyon tedavisi “odaklanmış” bir tedavidir, yani normal hücrelerdeki yaralanmaları en aza indirirken kanser hücreleri üzerindeki etkisini en üst düzeye çıkarmak için tasarlanmıştır. Akciğer kanserini tedavi etmek için radyasyon çoğunlukla bir makineden gelir (harici radyasyon). Zaman zaman radyasyon, radyoaktif bir tohumu doğrudan tümörün yakınına yerleştiren tüpler kullanılarak dahili olarak verilebilir.
Radyasyon tedavisinin yan etkileri esas olarak tedavi edilen vücudun bölümüne ve tedavi dozuna bağlıdır. Radyasyon tedavisinin göğse yaygın yan etkileri kuru boğaz ağrısıdır; yutma güçlüğü, yorgunluk, tedavi bölgesinde cilt değişiklikleri iştahsızlık.
Radyasyon terapisinde özel bir inovasyon alanı, bazen “radyocerrahi” olarak adlandırılan yüksek teknolojili bir yaklaşımdır. Küçük tümörleri olan ancak ameliyatı istenmeyen veya güvenli olmayan çok seçilmiş hastalarda radyocerrahi etkili bir alternatiftir. Sadece küçük akciğer tümörlerine yönelik çok yüksek dozlarda hassas odaklanmış radyasyon kullanılır.
Ameliyat
Cerrahi hala erken evre akciğer kanserinin tedavisinde “altın standart” olarak kabul edilmektedir. Tümörü ve çevresindeki akciğer dokusunu çıkarmak, hastalığı yayılmamış olanlar için en iyi tedavi şansıdır. Cerrahi, akciğer kanseri ve diğer göğüs malignitelerinin tedavisinde özel uzmanlığa sahip göğüs cerrahları tarafından yapılmalıdır. Cerrahınız bir tümörün çıkarılabilir olup olmadığını belirleyecektir. Bazı tümörler komşu oldukları veya istila ettikleri hayati yapılardan dolayı çıkarılamaz.
Çoklu tıbbi problemleri olan veya akciğer fonksiyonu zayıf olan hastalarda cerrahi en iyi seçenek olmayabilir. Bu durum multidisipliner yaklaşım gerektirir.
Akciğer Kanserini Tedavi Etmek İçin Ne Tür Ameliyatlar Kullanılır?
Ne kadar akciğer dokusunun çıkarılacağı ve ne tür cerrahi yaklaşımın kullanılacağı, tümörün akciğerde bulunduğu yere, büyüklüğüne, hastanın vücut tipine/ağırlığına ve önceki göğüs ameliyatlarına bağlıdır. Rezeksiyon için minimal invaziv yaklaşımlar düşünülür. Eğitimli torasik cerrahlar rutin olarak video yardımlı torasik cerrahi (VATS) ve VATS lobektomi ve robotik cerrahi yapabilirler. Akciğer kanserinin cerrahi rezeksiyonu genellikle şu şekilde yapılır:
Sınırlı rezeksiyon: Akciğerin sadece küçük bir kısmını çıkarmak için yapılan operasyona segmental rezeksiyon veya kama rezeksiyonu denir.
Lobektomi: Akciğerler sağda üç, solda iki lobdan oluşur. Bu lobların çıkarılmasına lobektomi denir. Akciğer kanseri için yapılan en yaygın ameliyattır.
Pnömonektomi: Tüm akciğerin çıkarılmasına pnömonektomi denir.
Göğüs cerrahisi sonrası iyileşme, cerrahinin boyutuna, minimal invaziv olarak yapılıp yapılmamasına ve hastanın yaşına ve genel uygunluğuna bağlıdır. Birçok hasta ameliyattan sonraki üç ila dört gün içinde eve döner. Minimal invaziv cerrahi geçiren hastalar genellikle ameliyattan üç hafta sonra işe dönebilirler.
Ağrı Yönetimi
Ağrı, kanser tedavisi gören insanlar için önemli bir sorun olabilir. Çeşitli tedaviler ve kanserin kendisi ağrıya neden olabilir. Etkili ağrı yönetimi, hastanın yaşam kalitesini korumaya veya iyileştirmeye yardımcı olur ve ağrı ile ilişkili depresyon riskini azaltır.
Sigara Bırakma
Sigara içmek akciğer kanserinin önemli bir nedenidir, ancak sigarayı bırakmak bazı kronik sigara içenler için zorlu bir süreç olabilir. Sigara alışkanlıkları kişiden kişiye değiştiği için bırakma için “en iyi” yöntem denilen bir yöntem yoktur. En başarılı sigara bırakma programları, sigara içenlere tek bir yöntem değil birden fazla yöntem uygulamaktadır.