Medicine Hospital Göz Merkezi’nde, Katarakt, Retina Hastalıkları, Göz Tansiyonu, Şaşılık-Pediatrik Oftalmoloji, Kornea Hastalıkları, Oküloplastik Cerrahi, Nörooftalmoloji Kliniği ve Kontak Lens tedavi departmanlarında hastalarına tanı ve tedavi uygulamaları sunulmaktadır. Merkezimiz göz hastalıkları ve bozuklukları tedavisinde dünyadaki son gelişmelere paralel olarak teknik altyapı ve donanıma sahiptir.
Göz Hastalıkları Bölümünde Hizmet Verilen Hastalıklar ve Tedaviler;
Geçmişte, katarakt hastalarının tedavisinde doğal lens çıkarılarak yerine yakın ya da uzağı net görmek için tasarlanan monofokal yani tek odaklı lenslerden birisi kullanılmaktaydı. Bu durumda tedaviden sonra hastaların gözlük kullanması zorunlu hale gelmekteydi. Günümüzde multifokal yani çok odaklı göz içi lensler tek odaklı lenslerin yerini almaya başladı. Çünkü bu lensler görüş bozukluklarını her açıdan düzeltmeye izin vererek görüşü mümkün olduğu kadar doğal hale getirmektedir.
Çok odaklı lensler, iki ya da üç odaklı olmak üzere iki farklı şekilde tasarlanmıştır. Akıllı lens olarak bilinen trifokal lensler, üç odaklı lenslere verilen isimdir. Hastaların göz tedavisinde akıllı lens kullanıldığında tedavi sonrası gözlük kullanma gereksinimi olmaz. Bu kişiler gözlüksüz olarak kitap okuyabilir ya da uzaktaki yazıları rahatlıkla görebilirler. Trifokal lensler, günümüzün en gelişmiş göz içi lens teknolojisidir. Yakın, orta ve uzak mesafeler için kesintisiz ve net bir görüş sağladığı için hayat kalitesini olumlu yönde etkiler.
her iki gözün birbiriyle olan paralelliğini kaybetmesidir. Her bir gözde 6'şar adet göz dışı kas bulunur. Bunların birinde veya birkaçında kuvvet azlığı veya fazlalığı olması şaşılığa neden olur. Bir göz düz bakarken diğeri içe, dışa, yukarı veya aşağı kayabilir. Hastada ,bulanık ve çift görme baş ağrısı gibi şikayetler oluşturabilir.
Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Sorunlu hamilelik dönemi, doğumun problemli olması, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar şaşılığa yol açabilir. Şaşılık için genetik yatkınlık da söz konusudur. Ailede gözünde kayma olan varsa çocuklarda şaşılığın görülme ihtimali artmaktadır. Çocukluk çağı şaşılıklarda önemli risk faktörleri arasında prematürite, prematüre retinopatisi, düşük doğum ağırlığı, nörogelişimsel problemler, Down sendromu varlığı, konjenital katarakt, ptozis, yüksek hipermetropi, optik sinir hipoplazileri, konjenital retinal distrofiler, albinizm ve konjenital nistagmus gibi oküler patolojiler ve kranyosinostozlar sayılabilir. Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden göz bozukluklarıdır. Şaşılığa yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma, ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir. Göz kaslarımızın hareketini yöneten merkez beyindedir, bu nedenle sinirlerde oluşan felçler de gözde kaymalara neden olur. Geçirilen kazalar, kafa travması, ateşli hastalıklar ve ileri yaşta hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi bazı durumlarda göze gelen sinirlerde felçler oluşabilir. Bu şekilde oluşan şaşılıklarda tedavi felcin kalıcı olup olmamasına bağlı olarak değişebilir. Kas felçlerine bağlı gelişen kaymalar çocuklarda göz tembelliği, büyük yaş grubunda çift görmeye neden olabileceği için mutlaka tedavisi gereklidir.
Şaşılık tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. İlk göz muayenesi için geç kalındığında çocukların gözlerinde estetik problemlerinin yanı sıra ömür boyu sürecek görme azlığı sorunları da oluşabilmektedir. Bazı hastalarda göz içi veya kafa içinde problemler olabilmektedir. Doğumdan hemen sonra ve çocukluk döneminde çocukların göz şikayeti olmasa bile düzenli olarak mutlaka uzman bir göz hekimine muayene olması gereklidir. Şaşılık birçok nedenden kaynaklandığı için tedavi de kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Şaşılık her yaşta tedavi edilebilir bir göz problemidir.
Bazı tip şaşılıklar kırma kusuruna bağlı olarak oluşur. Hasta gözlük kullanmaya başlayınca şaşılık düzelir. Bu tip şaşılıklarda gözlük yeterli olmaktadır.
Bu tedavi yöntemi hastanın gözünde tembellik varsa uygulanmaktadır.
Bu tedavi her iki gözle görme yeteneğini ve derinlik hissini kazandırmak amacı ile göze uygulanan egzersizlerden oluşmaktadır.
Şaşılık ameliyatları büyük çoğunlukla göz küresinin dışında yer alan kaslar üzerinde gerçekleşir. Şaşılığın düzeltilmesi ve gözler arasındaki paralelliğin sağlanması için muhtelif teknikler kullanılarak bu kasların güçleri arttırılır, azaltılır veya kasların etki noktaları değiştirilir. Doğuştan olan kaymalar genellikle gözlük gerektirmeyen, erken dönemde (6 ay–1 yaş ) ameliyat edilmesi gerekli kaymalardır. Göz kaymaların büyük çoğunluğu ise 2–3 yaş civarında ortaya çıkar ve genellikle gözlükle tam olarak düzelebilir. Gözlük takıldığı halde düzelmeyen kaymalara ise cerrahi tedavi gerekir. Şaşılık ameliyatları çoğunlukla genel anestezi altında gerçekleştirilir. Şaşılıkta erken tanı ve tedavi ile göz tembelliği önlenebilir, 3 boyutlu görme sağlanabilir. Bu nedenle şaşılık şüphesi olan her çocuğun belirli bir yaşa gelmesi beklenmeden şaşılık uzmanı göz hekimine götürülmesi gerekir.
Kaymaya neden olan kas içerisine botulinum toksin enjeksiyonu yapıldığında gözde paralellik sağlanır, etkisi yaklaşık 6 ay kadardır ve daha çok sinir felcine bağlı şaşılıklar gibi özel durumlarda tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Bu tarz şaşılıklarda genel eğilim 6–8 ay beklemektir, ancak bekleme döneminde çift görmenin azalması amacıyla botoks uygulaması yapılabilir.
Halk arasında “karasu” adıyla bilinen glokom, diğer adıyla göz tansiyonu, genellikle belirti vermeden gizlice ilerleyen yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmez ise, kalıcı görme kaybına neden olabilir. Glokomda, göz içerisindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek düzeyde yüksektir.
Glokom, her yaşta görülebilir. Ancak, 40 yaşın üzerindeki hastalarda daha sıklıkla görüldüğünden bu hastaların yılda bir defa göz tansiyonu kontrolünden geçmesi gerekir. Ailesinde göz tansiyonu olanlar ise daha sık kontrolden geçmelidir.
Hastaların büyük bir bölümünde herhangi bir belirti görülmez. Erken dönemde bazı hastalarda sabahları belirginleşen baş ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi, televizyon izlerken göz etrafında ağrı vb. belirtiler ortaya çıkabilir.
Glokom, birçok hasta tarafından, ancak, ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edilir. Aile bireylerinde bulunan glokom hastalığı, ilerleyen yaşlarda görülen şeker hastalığı, miyopi, uzun süreli kortizon tedavisi, göz yaralanmaları ve migren glokom riskini artırır.
Diğer bir glokom tipi ise, ileri yaşlarda ani bir şekilde krizle ortaya çıkan dar açılı glokomdur. Şiddetli göz ağrısı, görme azalması, gözde kızarıklık ve bulantı-kusma ile ortaya çıkar. Acil tedavi gerektirir. Bebeklikte ve çocukluk çağında izlenen türlerinde gözde sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve gözde büyüme izlenir.
Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanı önemlidir. Normal göz muayenesi sırasında tespit edilen anormal göz içi basınç artışı, hastalığın ilk belirtisi olabilir. Göz doktoru tarafında düzenli aralıklarla yapılan muayeneler, glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yöntemdir. Glokom, dikkatli bir göz muayenesi ile teşhis edilir. Teşhise yönelik göz muayenesinde göz doktoru, “tonometre” adı verilen bir aletle hastanın göz içi basıncını ölçer. Hastaya göz dibi muayenesi yaparak göz sinirlerini inceler. Gerekli görürse görme alanında kayıp olup olmadığını belirlemek için görme alanı testi yapar. RNFL, NFA veya HRT gibi görme siniri ve sinir lifi tabakasını inceleyen ileri tetkikler de uygulanabilir.
Glokom, tanı konulduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamaz; fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı bir şekilde kontrol altında tutulabilir ve görme kaybının ilerlemesi engellenebilir.
Açık açılı glokom, öncelikle, göz içi basıncını düşüren çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Dirençli vakalarda veya glokom tipine göre cerrahi tedaviler uygulanabilir. Bazı hastalarda birden fazla cerrahi girişim de gerekebilir. Kriz ile ortaya çıkan dar açılı tipinde ise tedavi çok acildir. Lazer tedavileri, kontrol altına alınamayan glokomda veya kapalı açılı glokomda kullanılabilir. Glokom sinsi bir hastalıktır. Her sene göz tansiyonunuzu ölçtürmeyi unutmayınız.
Oküloplastik cerrahi göz biliminin göz kapakları, gözyaşı yolları ve orbita (göz çukuru) hastalıklarıyla ilgilenen branşıdır. Oküloplasti bölümünde göz torbalarının alınmasından protez göze, göz içi tümör ameliyatlarından, kırışıklık tedavisine kadar her türlü tedavi ve estetik cerrahi uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Göz çevresinde yaşam koşullarına ve yaşa bağlı olarak pek çok sorun ile karşılaşılabilir. Bu sorunların tedavisinin ve kırışıklık tedavisi uygulamalarının, gözün görme kalitesini etkileyip kalıcı hasar bırakmaması için oküloplasti (göz estetiği) konusunda uzman göz doktorlarınca yapılması gerekmektedir. Operasyonu yapacak doktorun göz estetiği konusundaki deneyimi ve komplikasyon riskinin önlenmesi için uygulamanın göz estetiğine özel tasarlanmış ameliyathanelerde gerçekleşmesi önemlidir. Bu tip tedaviler ile üst göz kapağı sarkıklığı ve düşüklüklerinden, alt göz kapağı torbalarından tıbbın imkanları ile artık kurtulabilmek bizim seçimimiz oldu. Bu tür bir tedavi kararı aldığımızda gözün anatomisine hakim, kozmetik cerrahi ilkelerini bilen; özel eğitim görmüş göz hekimleri tarafından yapılması, göz kapaklarının işlevselliğinin korunabilmesi ve doğabilecek komplikasyonlar sonucu oluşabilecek istenmeyen görüntülere engel olunabilmesi açısından çok önemli! Yapılacak göz ve göz estetiği cerrahisi sonrası, kişinin görme alanı genişlerken, göz kapağı üzerindeki ağırlık hissi de azalıyor. Dolayısıyla, daha sağlıklı ve genç bakışlara sahip olabilmek hiç de zor değil.
Yapılan Tedaviler,
Şeker ve hipertansiyon hastalıkları vücudun tüm sistemlerini olumsuz etkiler ve ilk olarak en büyük olumsuz etkiyi gözde meydana getirir. Bu hastalıklar sonucu retinada damar genişlemeleri ve geçirgenlik bozuklukları ortaya çıkar. Retinada erken teşhis, koruyucu medikal tedavi ve geç kalınmadan yapılacak doğru cerrahi müdahale hayati önem taşımaktadır.